Biyobank ve Biyobankacılık Nedir? - Tarihi ve Kalıtsal Kanserler için Önemi
Kalıtsal Kanserler Derneği Blog YazılarıBiyobank, biyolojik örneklerin ve bu örneklerle ilişkilendirilmiş bilgilerin toplandığı, saklandığı ve araştırmacılara sunulduğu bir tesis veya depodur. Bu örnekler, genellikle insan dokuları, hücreler, DNA, RNA, proteinler, kan ve diğer vücut sıvıları gibi biyolojik materyalleri içerir. Ayrıca, hayvanlar, bitkiler ve mikroorganizmalar gibi diğer canlı organizmalardan da örnekler alınabilir.
Biyobankacılık, sağlık araştırmalarında önemli bir rol oynamaktadır. Biyobanklar, zaman içinde evrimleşmiş ve basit biyolojik örnek depolarından karmaşık birimlere dönüşmüştür. Biyobanklar, hastalıkların tanı ve prognozu (hastalık gidişatı) için spesifik biyobelirteçlerin belirlenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Ayrıca, biyobanklar, hastaların biyolojik materyallerini kullanma hakkını garanti etmek amacıyla farklı profesyonel figürlerle iş birliği yapmaktadır.
Biyolojik kaynak bankaları (biyobankalar), kültüre edilebilen organizmaları (ör. mikroorganizma, bitki, hayvan ve insan hücreleri), bunların çoğaltılabilen ürünlerini ve canlı fakat kültüre edilemeyen organizmaları (ör. genomlar, plazmidler, virüsler, cDNA bankaları), bunların yanı sıra bu örneklere ilişkin moleküler, fizyolojik ve yapısal bilgileri kapsamaktadır. (OECD 2001).
Biyobanka Tipleri Nelerdir?
Biyobankalar, tedavi, adli ve araştırma amaçlı olarak kurulabilirler.
- Tedavi Amaçlı Biyobankalar: Transplantasyon amaçlı kordon kanı, kök hücre ve iPS gibi biyolojik örneklerden oluşur.
- Adli Amaçlı Biyobankalar: Toplumun güvenliğini korumak için genetik parmak izlerinin arşivlendiği, adli makamlara bağlı yapılar.
- Araştırma Amaçlı Biyobankalar:
- Topluma Özgü Biyobankalar: Yaygın hastalıkların genetik bileşenlerini incelemek için sağlıklı bireylerden gönüllü örnekler alınır. Kalıtsal Kanserler Biyobankı buna örnek olabilir.
- Hastalıklara Özgü Biyobankalar: Belirli hastalıklarla ilgili araştırmalar için kurulur, hasta insanlardan alınan daha çeşitli materyaller içerir.
- Vaka Kontrol Biyobankaları: Belirli bir hastalığı olan kişilerin örnekleri ile sağlıklı kontrol grubunun kıyaslanmasına olanak tanır.
- Doku Bankaları: Hastane ortamında tanı veya tedavi amacıyla alınan materyalin bilimsel/etik gereklilikler yerine getirildikten sonra oluşturulan bankalar.
- Klinik Araştırmalarda Biyobankalar: Yeni tedavi yöntemlerinin karşılaştırılması amacıyla alınan örneklerle yürütülen araştırmalar, biyobelirteç keşfi için potansiyel bir alt yapı sunar.
Biyobankların Kısa Tarihi
Biyobanklar, insanlar, hayvanlar veya bitkilerden türetilen biyolojik örneklerin toplanması, saklanması ve sağlanmasıyla ilgilenir. “Biyobank” kelimesi 1996'da bilimsel literatüre girmiş ve 1999'da “Biyolojik Kaynak Merkezi” ifadesi kabul edilmiştir.
İlk Dönemler
Biyobankacılık fikri, 20. yüzyılın ortalarında, genetik araştırmaların ve moleküler biyolojinin yükselişiyle birlikte ortaya çıkmıştır. İlk biyobanklar, belirli hastalıkların araştırılması amacıyla kurulmuş basit örnek depolarıydı.
1980'ler ve 1990'lar
1980'lerde, biyobanklar daha organize bir yapıya bürünmeye başladı. Bu dönemde, genetik araştırmaların artması ve insan genomunun anlaşılması, biyobankların önemini artırdı. 1990'larda, biyobank kelimesi bilimsel literatüre girmiş ve "Biyolojik Kaynak Merkezi" ifadesi kabul edilmiştir.
2000'ler: Standartlaşma ve Düzenlemeler
2000'lerin başında, biyobanklar dünya çapında yaygınlaşmaya başladı. OECD, biyobanklar için küresel yönergeler belirlemeye başladı. Bu dönemde, etik, yasal ve kalite standartları geliştirildi. Biyobanklar, hastalıkların anlaşılması ve tedavisi için kritik bir araç haline geldi.
Modern Dönem: Teknoloji ve İş birliği
Günümüzde, biyobanklar, yapay zekâ, robotik, veri analitiği gibi teknolojilerle desteklenmektedir. Biyobanklar, farklı ülkeler ve kuruluşlar arasında iş birliği yapmaktadır. Özellikle pandemi gibi küresel sağlık krizlerinde, biyobanklar kritik bir rol oynamaktadır.
Geleceğe Bakış
Biyobankların geleceği, daha fazla standartlaşma, iş birliği, teknolojik entegrasyon ve kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarına doğru ilerlemektedir. Ayrıca, biyobanklar, ekoloji, tarım ve diğer alanlarda da kullanılmaya başlanmıştır.
Biyobankların Önemi
Biyobanklar, dünya çapında biyoçeşitliliği ve genetik kaynakları koruma ve kullanma konusunda temel bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, biyobanklar, finansal, etik, yasal ve tıbbi yönler de dahil olmak üzere birçok faktöre bağlı olarak gelişmektedir. Biyobanklar, özellikle onkolojide biyobelirteçlerin önemli rolü nedeniyle bugünkü biyomedikal araştırmalarda kilit bir rol oynamaktadır.
Biyobelirteç Nedir? Kalıtsal Kanserlerde Biyobelirteçlerin Önemi
Biyobelirteç Nedir?
Biyobelirteç (biyolojik belirteç), bir biyolojik durumun, durumun veya hastalığın varlığını gösteren ölçülebilir bir göstergedir. Bu, genler, proteinler, enzimler veya hormonlar gibi bir molekül olabilir. Biyobelirteçler, hastalıkların teşhisinde, tedavi yanıtının izlenmesinde ve hastalık riskinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Kalıtsal Kanserlerde Biyobelirteçlerin Önemi
Kalıtsal kanserlerde biyobelirteçlerin kullanılması, kanserin erken teşhisi, tedavi planlaması ve hastalığın izlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. İşte bu konudaki bazı önemli yönler:
- Erken Teşhis: Kalıtsal kanserlerde belirli genetik değişiklikler, hastalığın gelişme riskini artırabilir. Bu genetik biyobelirteçler, kanserin erken aşamalarda teşhis edilmesine yardımcı olabilir.
- Kişiselleştirilmiş Tedavi: Farklı hastaların kanserleri, genetik düzeyde farklı olabilir. Biyobelirteçler, bu farklılıkları belirlemek ve hastaya özel tedavi planları oluşturmak için kullanılabilir.
- Tedavi Yanıtının İzlenmesi: Tedavi sırasında, biyobelirteçlerin düzeyleri, tedavinin ne kadar etkili olduğunu göstermek için izlenebilir.
- Risk Değerlendirmesi: Ailede kalıtsal kanser öyküsü olan bireylerde, belirli genetik biyobelirteçlerin analizi, bu bireylerin kanser geliştirme riskinin değerlendirilmesine yardımcı olabilir.
- Yeni Tedavi Yöntemlerinin Geliştirilmesi: Biyobelirteçler, kanserin biyolojik mekanizmalarının daha iyi anlaşılmasına ve yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Sonuç olarak kalıtsal kanserlerde biyobelirteçler, hastalığın daha erken teşhis edilmesi, daha etkili tedavi planlarının oluşturulması ve hastaların daha iyi izlenmesi için güçlü araçlar sunmaktadır. Ayrıca, kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarının gelişimine de önemli katkılar sağlamaktadır. Bu, kanser tedavisinde daha iyi sonuçlar elde etmek ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için büyük bir potansiyel sunmaktadır.
Etik ve Yasal Çerçeve
Biyobankalar, son yıllarda tıbbi araştırmaların ve tedavilerin vazgeçilmez bir bileşeni haline gelmiştir. Bununla birlikte, bu örneklerin toplanması, saklanması ve kullanılması etik ve yasal zorlukları da beraberinde getirmektedir. İnsan hakları, mahremiyet, özerklik gibi değerler, biyobankaların etik ve hukuki düzenlemelerini şekillendiren ana faktörlerdir.
Biyobanka Yönetişimi ve Tipolojisi
Biyobankalar, tedavi, adli ve araştırma amaçlı olarak kurulabilir ve farklı biyolojik örnekler içerebilir. Her tip biyobanka, kendi yönetişim yapısına ve etik gerekliliklerine sahip olmalıdır.
Aydınlatılmış Onam
Biyobanka oluşturmanın en temel aşaması, katılımcıların gönüllülük esasına dayalı olarak yeterli ve uygun bilgilendirilmelerini takiben verdikleri aydınlatılmış onamdır. Geniş Onam ve Kademeli Onam, biyobankaların etik düzenlemeleri içinde en yaygın kullanılan yöntemlerdir.
Mahremiyet ve Gizlilik
Biyobankaların en büyük sorumluluğu, örneklerin ve bu örneklerle ilişkili verilerin mahremiyet ve gizliliğini korumaktır. Bunun için etkin bir kodlama sistemi olmalı, ayrıca olası riskler katılımcılara açıkça belirtilmelidir.
Erişim ve Ticarileştirme
Biyobankalara erişim, etik ilkeler ve hukuki düzenlemelerle sınırlı olmalı, örneklerin ticarileştirilmemesi gerekmektedir.
Türkiye’de Biyobankacılık
Türkiye'de farklı illerde 6 aktif biyobanka bulunmaktadır. Bunlar arasında İzmir Biyotıp Genom Merkezi, kanser, nadir hastalıklar ve COVID-19 gibi enfeksiyon hastalıklarına yönelik araştırmalar yapmaktadır. Türkiye, Avrupa Biyobanka ve Biyomoleküler Kaynaklar Araştırma Altyapısı'nın (BBMRI-ERIC) gözlemci üyesidir.
Türkiye'deki 6 aktif biyobanka şunlardır:
- İzmir Biyotıp Genom Merkezi
- Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyobanka ve Genetik Araştırma ve Uygulama Merkezi (HUBİGEM)
- Acıbadem Üniversitesi Biyobanka Birimi (ACU-Biyobanka)
- İstanbul Üniversitesi Aziz Sancar Deneysel Tıp Enstitüsü Biyobanka Birimi
- Ankara Üniversitesi Beyin Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AÜBAUM) Hücre Serisi Biyobankası
- TUSEB Aziz Sancar Araştırma Merkezi (Ulusal bir biyobanka kuruluş çalışmaları devam ediyor)
Bu biyobankalar, farklı hastalıklar ve araştırma alanlarında faaliyet göstermektedir ve Türkiye'nin biyobankacılık alanındaki önemli yapı taşlarını oluşturmaktadır.
Türkiye’de Kalıtsal Kansere Özgü Kurulacak Bir Biyobankanın SWOT Analizi
Elbette, kalıtsal kansere özgü kurulacak bir biyobankanın Türkiye'deki SWOT (Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar, Tehditler) analizini aşağıda bulabilirsiniz:
Güçlü Yönler (Strengths)
- Özelleşmiş Odak: Kalıtsal kansere özgü bir biyobanka, bu alandaki araştırmalara özel bir odak sunar, böylece daha etkili ve hedeflenmiş çalışmalar yapılabilir.
- Bilimsel İlerleme: Kalıtsal kanser araştırmaları için gerekli olan biyolojik örneklerin ve verilerin merkezi bir noktada toplanması, bilimsel araştırmaların hızlanmasına yardımcı olabilir.
- Hastalar ve Toplum İçin Fayda: Kalıtsal kanser riski taşıyan bireyler için erken tanı ve tedavi olanaklarının geliştirilmesi.
Zayıf Yönler (Weaknesses)
- Finansman Sorunları: Özelleşmiş bir biyobanka kurmak, yüksek maliyetli olabilir ve sürekli finansman gerektirebilir.
- Yasal ve Etik Düzenlemeler: Türkiye’deki yasal ve etik düzenlemeler, biyobankanın işleyişini karmaşıklaştırabilir.
- Teknolojik Altyapı: Gelişmiş teknoloji ve uzman personel gereksinimi, başlangıç aşamasında zorluklar yaratabilir.
Fırsatlar (Opportunities)
- Uluslararası İş birliği: Kalıtsal kanser araştırmalarında uluslararası iş birliği fırsatları, bilgi ve kaynak paylaşımını teşvik edebilir.
- Toplumsal Farkındalık: Kalıtsal kanser konusunda toplumsal farkındalığın artması, biyobankanın desteklenmesine yardımcı olabilir.
- Yeni Tedavi Yöntemleri: Biyobanka, yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine zemin hazırlayabilir.
Tehditler (Threats)
- Gizlilik Endişeleri: Hastaların genetik verilerinin gizliliği, büyük bir endişe kaynağı olabilir.
- Politik ve Yasal Değişiklikler: Türkiye'deki yasal düzenlemelerdeki ani değişiklikler, biyobankanın işleyişini olumsuz etkileyebilir.
- Rekabet: Diğer biyobankalar veya araştırma merkezleri ile rekabet, kaynakların ve dikkatin dağılmasına neden olabilir.
Bu SWOT analizi, kalıtsal kansere özgü bir biyobankanın Türkiye'deki potansiyelini değerlendirmek için bir başlangıç noktası olabilir. Detaylı bir analiz, belirli bir proje için daha spesifik bilgiler ve uzman görüşleri gerektirebilir.